Saat: 12:38
Korkusuz yazarı Can Ataklı, 16 Haziran'da yapılacak olan İmamoğlu - Yıldırım ortak canlı yayınına dair bir iddia ortaya attı.
Ataklı, "Yıldırım konuşurken yayında olan TV'ler sıra İmamoğlu'na geldiğinde 'reklam bahanesi' ile yayından uzaklaşabilir" dedi.
"Şu anda herkes TRT'nin de, aHaber'in de, CNN, NTV, Habertürk gibi kanalların da bu tartışmayı yayınlayacağını varsayıyor" diyen Ataklı, "Ancak bu kanallar saraydan gelecek bir emirle yayına hiç bağlanmayabilir. Sürekli dizileri, yarışmaları veya yandaş tetikçi haber kanallarını izleyenlerin haberi bile olmaz büyük tartışmadan" ifadesini kullandı.
Ataklı'nın "Ortaya yayın tuzaktır" başlığıyla yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:
Seçim öncesinden bu yana tartışılan bir konu nihayet karara bağlandı.
Bugüne kadar seçim öncesi hiçbir adayını rakipleriyle canlı yayında karşı karşıya getirmeyen AKP, Binali Yıldırım'ın Ekrem İmamoğlu ile aynı programa çıkmasına izin verdi.
Ancak bana göre burada çok ciddi bir tuzak var ve muhalefetin, özellikle Ekrem İmamoğlu'nun çok dikkatli olması gerektiğineinanıyorum.
CHP ve AKP yöneticileri arasında yapılan anlaşmaya göre, canlı yayın önümüzdeki pazar günü saat 21.00'de yapılacak.
Canlı yayın logosuz biçimde isteyen bütün kanallara açıkolacak.
Dileyen TV kanalları, internet siteleri, YouTube, Twitter hesapları da bu yayını canlı olarak yayınlayabilecek.
İlk anda “müthiş” gibi geliyor insana.
Oysa şunu asla unutmamak gerekiyor ki, eğer bu iktidar partisi bir konuda son derece munis davranıyorsa altında mutlaka kimsenin aklına gelmeyen bir oyun vardır.
Bu canlı yayındaki oyunu “İşte budur” diye ortaya koymak bana zor geliyor.
Buna karşı “Ortaya yayın yapılmamalı, yayın gününden önce tartışmayı yayınlamak isteyen bütün televizyonlarla mutlaka bir protokol imzalanmalı” önerisini sunmak istiyorum.
Keyfekeder yayın olmaz.
Eğer ikili tartışmaya çok önem veriliyorsa, televizyon kanalları bunu belli kurallar içinde yayınlayacaklarına söz vermelidirler.
Aksi takdirde neredeyse yüzde 95'i yandaş olan medya bir anda yayından çıkabilir.
Örneğin Binali Yıldırım konuşurken yayında olan TV'ler sıra İmamoğlu'na geldiğinde “reklam bahanesi” ile yayından uzaklaşabilir.
Bunun çözümü imzalanacak protokoldedir.
CHP bana göre, “Bunu bütün televizyonlar yayınlar” düşüncesi ile belki detayları düşünmedi bile.
Örneğin, yayına katılacak bütün kanalların imzalayacakları protokol, reklam vereni de rahatlatacaktır.
Yayının başlangıcı, süresi, reklam araları önceden belirlenir ve bütün kanallar da buna uyacaklarını belirtirlerse, reklam verenler de buna göre hareket edecektir.
Elbette bu önerilerime “Kimse yayından çıkmaz. Çıkan olursa oradaki seyirce yayına devam eden televizyonlara yönelir, ayrıca yayını kesmek aleyhte bir durum yaratır” eleştirileri gelebilir.
Bu eleştiri haklı gibi görünse de yandaş tetikçi kanalları izlemeye çok alışmış olanlar için pek fark etmez.
Muhalif olanlar zaten nerede olsa izleyeceklerdir.
Benim protokol imzalamasını önermemin asıl nedeni, başta TRTolmak üzere yandaş kanalları önceden bağlamaktır.
Herkesin bu konuda ciddi olmasını sağlamaktır.
Şu anda herkes TRT'nin de, aHaber'in de, CNN, NTV, Habertürk gibi kanalların da bu tartışmayı yayınlayacağını varsayıyor.
Ancak bu kanallar saraydan gelecek bir emirle yayına hiç bağlanmayabilir.
Sürekli dizileri, yarışmaları veya yandaş tetikçi haber kanallarını izleyenlerin haberi bile olmaz büyük tartışmadan.
Muhalefet bu öneriyi bir düşünsün isterim.